Umde olarak, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenen “Filistin bizim hakkımızdır” konulu toplantıya katılım sağladık. Bu anlamlı etkinlikte yer almak, Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri ile tanışma ve etkileyici konuşmasına şahit olmak adına bizim için büyük bir fırsat oldu.
Şeyh Sabri’nin konuşması, Mescid-i Aksa’ya yönelik tehditlerin boyutlarını ve Filistin halkının kararlılığını gözler önüne serdi. “Filistin bizim hakkımızdır” dediğinde, bunu yalnızca bir duyguya dayanarak değil, tarihsel ve dini delillerle desteklediğini özellikle vurguladı. Filistin’in İslam inancının bir parçası olduğunu, Müslümanların sadece manevi değil, aynı zamanda ibadet ve egemenlik hakkına da sahip olduğunu belirtti. Mescid-i Aksa’nın sadece bir cami değil, Müslümanların kimliği ve inancı ile özdeşleşmiş bir değer olduğunu anlattı.
Konuşmanın en çarpıcı anlarından biri, “Yüzyılın Anlaşması” olarak bilinen ve ABD tarafından önerilen planın Mescid-i Aksa’yı Yahudilere devretmeyi amaçladığını söylemesiydi. Ona göre, bugün Filistin’de yaşanan tüm olayların temelinde bu kutsal mekan üzerindeki kontrol mücadelesi yer alıyor. İsrail ve müttefiklerinin Müslümanları Mescid-i Aksa’dan koparmaya çalıştığını, ancak Filistin halkının baskılara rağmen inancından ve davasından vazgeçmeyeceğini söyledi.
Konuşmasının sonunda, Filistin davasına uluslararası desteğin önemine dikkat çekti. İsrail’in, özellikle Gazze saldırıları sırasında Türklerin Mescid-i Aksa’ya girişlerini kısıtladığını, ancak Türk halkının pes etmemesi gerektiğini söyledi. “Tekrar tekrar deneyin, Kudüs’e sahip çıkın” diyerek, Müslümanların kutsal topraklara olan ilgisini kaybetmemesi gerektiğini belirtti.
Bu toplantıdan ayrılırken, Filistin davasının sadece bir siyasi mesele olmadığını, inanç ve kimlikle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kez daha hissettik. Şeyh Sabri’nin sözleri, Filistin halkının mücadelesinin yalnızca bir toprak kavgası değil, tarihi, dini ve insani bir direniş olduğunu gösteriyordu. Müslümanların bu bilinçle hareket etmesi gerektiğini ve Filistin halkının yalnız olmadığını hissettirmek için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini düşündük.

